be (caught) between a rock and a hard place
US /bi kɔt bɪˈtwin ə rɑk ænd ə hɑrd pleɪs/
UK /bi kɔt bɪˈtwin ə rɑk ænd ə hɑrd pleɪs/

1.
iki arada bir derede kalmak, çıkmazda olmak
to be in a difficult situation where you have to choose between two equally unpleasant or undesirable options
:
•
I'm between a rock and a hard place; either I take a pay cut or I lose my job.
İki arada bir derede kaldım; ya maaş kesintisini kabul edeceğim ya da işimi kaybedeceğim.
•
The company found itself between a rock and a hard place when faced with rising costs and declining sales.
Şirket, artan maliyetler ve düşen satışlarla karşı karşıya kaldığında iki arada bir derede kaldı.