be at home
US /bi æt hoʊm/
UK /bi æt hoʊm/
1.
evinde gibi hissetmek, rahat olmak
to be comfortable and relaxed in a particular place or situation
:
•
She always feels at home when she visits her grandmother's house.
Büyükannesinin evini ziyaret ettiğinde her zaman evinde gibi hisseder.
•
Even though it was a new city, he quickly began to feel at home.
Yeni bir şehir olmasına rağmen, hızla evinde gibi hissetmeye başladı.
2.
bilgili olmak, hakim olmak
to be knowledgeable or proficient in a particular subject or area
:
•
He's an expert in ancient history; he's really at home with the subject.
Antik tarih konusunda uzmandır; bu konuda gerçekten bilgilidir.
•
She's always been at home with numbers and complex calculations.
Sayılar ve karmaşık hesaplamalar konusunda her zaman bilgili olmuştur.