armchair
US /ˈɑːrm.tʃer/
UK /ˈɑːrm.tʃer/

1.
koltuk
a comfortable chair with sides that support your arms
:
•
He relaxed in his favorite armchair by the fireplace.
Şöminenin yanındaki favori koltuğunda dinlendi.
•
The living room has a sofa and two matching armchairs.
Oturma odasında bir kanepe ve iki uyumlu koltuk var.
1.
koltuk, teorik
done or experienced by reading or watching rather than by doing it oneself
:
•
He's an armchair critic who never actually tries to create anything.
O, hiçbir şey yaratmaya çalışmayan bir koltuk eleştirmeni.
•
She enjoys armchair travel, reading books and watching documentaries about distant lands.
Uzak diyarlar hakkında kitaplar okuyarak ve belgeseller izleyerek koltuk seyahatinden hoşlanır.