İngilizce-Türkçe Sözlük

ground kelimesinin Türkçe anlamı

ground İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

ground

US /ɡraʊnd/
UK /ɡraʊnd/
"ground" picture

İsim

1.

yer, toprak

the solid surface of the earth

Örnek:
•
He fell to the ground.
Yere düştü.
•
The ball rolled across the ground.
Top yerde yuvarlandı.
Eş Anlamlı:
earthsoillandterrainturf
2.

saha, arazi, alan

an area of land or water used for a particular purpose

Örnek:
•
The football team trains on this ground.
Futbol takımı bu sahada antrenman yapıyor.
•
They bought a large piece of ground for their new house.
Yeni evleri için büyük bir arazi parçası satın aldılar.
Eş Anlamlı:
fieldareaplotlotsite
3.

neden, gerekçe, dayanak

reason or justification for something

Örnek:
•
There is no ground for complaint.
Şikayet için bir dayanak yok.
•
His argument had no factual ground.
Argümanının gerçek bir dayanağı yoktu.
Eş Anlamlı:
reasonbasisfoundationjustificationpretext

Fiil

1.

uçuşu yasaklamak, yere indirmek

to prevent (a pilot or an aircraft) from flying

Örnek:
•
The bad weather grounded all flights.
Kötü hava tüm uçuşları iptal etti.
•
The airline grounded the entire fleet for safety checks.
Havayolu, güvenlik kontrolleri için tüm filoyu yere indirdi.
Eş Anlamlı:
confinerestrictimmobilizedock
2.

eve hapsetmek, cezalandırmak

to punish (a child or young person) by forbidding them to go out

Örnek:
•
My parents grounded me for a week after I broke curfew.
Sokağa çıkma yasağını çiğnedikten sonra ailem beni bir hafta eve hapsetti.
•
She was grounded from using her phone.
Telefonunu kullanması yasaklandı.
Eş Anlamlı:
punishconfinerestrictdetain
3.

topraklamak, toprağa bağlamak

to connect (an electrical circuit) to the earth or a large conducting body to complete a circuit or provide a safety return path

Örnek:
•
Make sure the appliance is properly grounded.
Cihazın doğru şekilde topraklanmış olduğundan emin olun.
•
The electrician will ground the new wiring.
Elektrikçi yeni kabloları topraklayacak.
Eş Anlamlı:
earthbondconnect
4.

dayandırmak, temellendirmek

to base (something) on firm factual or rational grounds

Örnek:
•
His theory is well grounded in scientific evidence.
Teorisi bilimsel kanıtlara iyi dayanmaktadır.
•
The decision was grounded in extensive research.
Karar kapsamlı araştırmalara dayanıyordu.
Eş Anlamlı:
basefoundestablishrootderive

Sıfat

1.

ayakları yere basan, gerçekçi, sağduyulu

having a good understanding of basic facts and principles; sensible and realistic

Örnek:
•
She's a very grounded person, always calm and practical.
Çok ayakları yere basan bir insan, her zaman sakin ve pratik.
•
Despite his success, he remained humble and grounded.
Başarısına rağmen mütevazı ve ayakları yere basan biri olarak kaldı.
Eş Anlamlı:
sensiblerealisticpracticaldown-to-earthlevel-headed
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren
İlgili Kelime:
groundsgroundingground floorground zeroground beetlehigh groundmiddle ground