varnish
US /ˈvɑːr.nɪʃ/
UK /ˈvɑːr.nɪʃ/
1.
vernik, cila
resin dissolved in a liquid for applying on wood, metal, or other materials to form a hard, clear, shiny surface when dry
:
•
She applied a coat of varnish to the wooden table.
Ahşap masaya bir kat vernik sürdü.
•
The old floor needed a fresh coat of varnish.
Eski zemin yeni bir kat vernik gerektiriyordu.
2.
cila, görünüş
an attractive external appearance that is intended to conceal the true nature or quality of something
:
•
His polite manners were just a thin varnish over his rude personality.
Nazik tavırları, kaba kişiliğinin sadece ince bir cilasıydı.
•
The politician's speech had a varnish of sincerity, but lacked real substance.
Politikacının konuşmasında bir samimiyet cilası vardı ama gerçek içerikten yoksundu.
1.
verniklemek, cilalamak
apply varnish to (something)
:
•
He spent the afternoon varnishing the antique chest.
Öğleden sonrayı antika sandığı vernikleyerek geçirdi.
•
The carpenter will varnish the newly installed shelves tomorrow.
Marangoz yarın yeni takılan rafları vernikleyecek.
2.
örtbas etmek, gizlemek
conceal or disguise (something) with an attractive outward appearance
:
•
He tried to varnish his mistakes with excuses.
Hatalarını bahanelerle örtbas etmeye çalıştı.
•
The company tried to varnish the negative news with positive spin.
Şirket, olumsuz haberleri olumlu bir şekilde örtbas etmeye çalıştı.