cone
US /koʊn/
UK /koʊn/
1.
koni, külah
a solid or hollow object which tapers from a circular or roughly circular base to a point
:
•
The ice cream was served in a waffle cone.
Dondurma waffle külahında servis edildi.
•
Traffic cones were placed to mark the construction area.
İnşaat alanını işaretlemek için trafik konileri yerleştirildi.
2.
kozalak
the dry fruit of a conifer, typically a woody structure that contains seeds
:
•
Squirrels often collect pine cones for their seeds.
Sincaplar genellikle tohumları için çam kozalağı toplarlar.
•
The forest floor was covered with fallen pine cones.
Orman zemini düşmüş çam kozalaklarıyla kaplıydı.
3.
koni (göz)
a light-sensitive cell in the retina of the eye, which provides sharp vision and color discrimination
:
•
The human eye has millions of cones that detect color.
İnsan gözünde rengi algılayan milyonlarca koni bulunur.
•
Defects in cones can lead to color blindness.
Konilerdeki kusurlar renk körlüğüne yol açabilir.
1.
koni şeklinde yapmak, konikleştirmek
to make something into the shape of a cone
:
•
She coned the paper to make a party hat.
Parti şapkası yapmak için kağıdı külah şeklinde yaptı.
•
The engineers coned the metal sheet for the rocket nose.
Mühendisler roket burnu için metal levhayı koni şeklinde yaptı.