canon

US /ˈkæn.ən/
UK /ˈkæn.ən/
"canon" picture
1.

kanon, kural, ilke, ölçüt

a general law, rule, principle, or criterion by which something is judged

:
•
The decision was made according to the established canon of the organization.
Karar, kuruluşun belirlenmiş kanonuna göre alındı.
•
He adheres strictly to the canons of good taste.
İyi zevkin kanonlarına sıkı sıkıya bağlıdır.
:
principlerulelawcriterionstandard
2.

kanon, kutsal kitaplar koleksiyonu, kutsal kitaplar listesi

a collection or list of sacred books accepted as genuine

:
•
The biblical canon includes the Old and New Testaments.
İncil kanonu Eski ve Yeni Ahit'i içerir.
•
Scholars debate the inclusion of certain texts in the literary canon.
Akademisyenler, belirli metinlerin edebi kanona dahil edilmesini tartışıyor.
:
corpuscollectionbody of worksscripturestexts
3.

kanon, otantik eserler

the works of a writer that are accepted as authentic

:
•
Shakespeare's canon includes 37 plays.
Shakespeare'in kanonu 37 oyunu içerir.
•
Many literary critics study the author's entire canon.
Birçok edebiyat eleştirmeni yazarın tüm kanonunu inceler.
:
corpusoeuvreworkswritingsoutput
4.

kanon, çok sesli müzik parçası

a piece of music in which a melody is imitated by one or more parts at different intervals

:
•
Pachelbel's Canon in D is a very famous classical piece.
Pachelbel'in Re Majör Kanonu çok ünlü bir klasik eserdir.
•
The choir sang a beautiful canon.
Koro güzel bir kanon söyledi.
:
roundfuguepolyphony
:
canonicalcanonize