move

US /muːv/
UK /muːv/
"move" picture
1.

hareket etmek, kıpırdamak

go in a specified direction or manner; change position

:
•
The car began to move slowly down the street.
Araba yavaşça yolda ilerlemeye başladı.
•
Please don't move, stay still.
Lütfen kıpırdama, sabit kal.
:
gotravelshiftstirbudge
2.

taşınmak, yer değiştirmek

change one's place of residence or work

:
•
We decided to move to a bigger house.
Daha büyük bir eve taşınmaya karar verdik.
•
My company is planning to move its headquarters next year.
Şirketim gelecek yıl genel merkezini taşımayı planlıyor.
:
relocatetransferresettle
3.

taşımak, hareket ettirmek

cause to go in a specified direction or manner

:
•
Can you help me move this heavy box?
Bu ağır kutuyu taşımama yardım edebilir misin?
•
The crane will move the large beams into place.
Vinç büyük kirişleri yerine taşıyacak.
:
shifttransferrelocatecarrytransport
4.

etkilemek, duygulandırmak

arouse strong feeling or emotion in (someone)

:
•
Her story deeply moved everyone in the audience.
Hikayesi seyircideki herkesi derinden etkiledi.
•
The sad music moved her to tears.
Hüzünlü müzik onu ağlattı.
:
affecttouchstirinspireimpress
1.

hareket, hamle

an act of changing physical location or position

:
•
He made a sudden move to the left.
Aniden sola doğru bir hareket yaptı.
•
The chess player considered his next move carefully.
Satranç oyuncusu bir sonraki hamlesini dikkatlice düşündü.
:
motionactionstepgesture
2.

taşınma, yer değiştirme

an act of changing one's place of residence or work

:
•
Our recent move to the countryside has been wonderful.
Kırsal bölgeye son taşınmamız harikaydı.
•
The company announced a major move to a new office building.
Şirket, yeni bir ofis binasına büyük bir taşınma duyurdu.
:
relocationtransferresettlement
:
movingmove inmove onmove upmove outmoving vanmove over